Hatef Esfehani ve Ünlü “Tercî-i Bend”i

Hatef Esfehani ve Ünlü “Tercî-i Bend”i
  • 4Dakika
  • 1075Kelime

Ahmet Hatef Esfehani 18. yüzyılda, Afşar ve Zend hanedanlıkları zamanında İsfahan’da yaşamış mutasavvıf bir şairdir.

Aslen Azerbaycan’ın Ordubâd şehrindendir. Şiirlerini Farsça yazmıştır. Divanı; kaside, gazel, rubai ve bend’lerden oluşur. Gazelleri Sadi ve Hafız’dan izler taşır. Özellikle sevdiği insanların ölümü arkasından yazdığı içli ağıtlar insanları çok etkilemiştir. Ama asıl büyük ünü, tasavvufi zevk ve neşveyle yazdığı bir “ Tercî-i Bend” ten ileri gelir.

Aşağıda bu ünlü “ Tercî-i Bend “ ten pasajlar bulacaksınız…

1. Bend’ten

Ey yoluna gönlümü bağladığım

Varlığım büyük aşkım

Bu can senin uğruna fedâ

Sen benim canım, bütün varım

Bu gönül senden uzak olur mu hiç

Emret bu canı yoluna adarım

Bu dert yaktı bırakmadı dermanım

Kulunum, varlığım elinde senin

Buyruğundan sanır mısın saparım

Eğer arzun sulh ise işte gönlüm

Eğer yakmaksa yak al canım

Özümden çoktan geçtim ben

Zaten o aşkınla yanarım

Önceden hep yalpaladım

Özleminle yanmışken, seni ararken

Bir nur gördüm uzakta, şaştım

Yakıcı bir ışıktı yansıyan

Tur’ da Musa için yanıyor sandım

Bir pir gördüm melâmeti kuşanmış

Pek büzülmüş bir köşede kalmış

Sordu” Kimsin?” dedim:

“ Serseri bir aşık, yok kararım”

Dedi ” Gel sana sohbetimizden sunalım”

Bir kelâm etti ki gitti aklım

Ettim tevbe kirlerimden paklandım

Duydu bir ses kulağım ansızın

İmkânı yok ki anlatmanın

Duydu her zerrem, damarlarım

Bütün azam bu sesle ürperdi

“Birdir Allah! Yok ondan özge hû”

“Vahdehû lâ ilâhe illâ hû”

2. Bend’ten

Kılıcın parça parça kılsa cevrinle

Yüz kez ölmek elinden ne hoştur bilene

Asıl ölüm uzaktan özlemektir, gönüle

Aşkta uslanmak aşığın hem nesine

Aşk bir tuzaktır kapar kendine

Kaçmak yok, takıl o avcının peşine

“ Birdir Allah! Yok ondan özge hû”

“ Vahdehû lâ ilâhe illâ hû”

3. Bend’ten

Gönlüm aşkla savrulup coşkun

Gezerken yine tekkeye düştü yolum

Pir orada, dizi dizi olmuş dervişler

Ben de bir kuytuda yer tuttum

Herkes sarhoş, aşkın neşvesiyle

Sözü var dudakların, sesi yok

Coşmuştu gönüller yoktu doyum

Ben de bu coşkuyla sarhoş oldum

Hep beraber dediler” Hey! Sana kolay gelsin”

Bir ürperti aldı vücudum

Kulak gözde, söz pirde

İki evren sırrı önümde

Pire vardım saygıyla baş kestim durdum

“ Ey! Gönlü saf melekler kucağı

Yüce dergâhına başvurdum

Çileli serseri bir aşığım, lütfet

Bana derman elindedir umudum”

Güldü pir, usulca dedi:

“Gel katıl halkaya sen de kuzum

Bizim bağda çok hoştur üzüm”

Ve ben bu sözlerle yandım

Kanmak yok, yok ki lüzum

Bu pınarın başında ben hep susuzum

Pir dedi: “ Kurtar artık akıl bağından özün”

Duman duman oldu akıl yolum

Dedi: “ Bak dinle! “ dinledim, duydum

 

“Birdir Allah! Yok ondan özge hû”

“Vahdehû lâ ilâhe illâ hû”

4. Bend’ten

Gel gönül gözünle bak, ne can göresin

Candan artakalan bir duman göresin

Gözlerinle süz şu sevgi mevsimini

Ufku güller kokan bir alan göresin

Şu dönen çarkı bir yaman göresin

Gerçek olmuş bil dileklerin

Her muradın olur, dayan göresin

Dışarıdan bir dilenci sandığın

İki dünya sahibi kağan göresin

Yarı şaşkın gezen şu yalınayağı

Gökte yıldız, yansıyan göresin

Başıkabak bir zavallı görme onu

O başın üstünde taht ve şan göresin

Semâya durduğunda, o içindeki coşku

Yanaklarında taze kan göresin

Mutlu olur gönlün en derin köşesi

Her tarafın güneşle tan göresin

Aşkın ateşine bırak o canı

Aşkta kimya, özünde cân göresin

Geçebilirsen tüm mekânlardan eğer

“Lâ mekân” bir alan göresin

Kulağın duymadık neler duyar

Gözünle görmedik şeyler göresin

Ulaşırsan sen o kata, durağa

Biricik yâri, yan be yan göresin

Onu “ayne’l yakin” öylesine

İçe dolan can ve can göresin

 

“Birdir Allah! Yok ondan özge hû”

“Vahdehû lâ ilâhe illâ hû”

5. Bend’ten

Perde arkasında, ey Uli’l ebsar!

Görünür aşığa en sonunda yâr

Gün doğarken neden hâlâ karaltıdasın?

Işırken güneş neden elin mum arar?

Sıyrılıp yırt o karanlık evrenini

Gel ki her yanında parlasın nurlar

Değnek mi lazım eline gittiğin yolda

Gör nasıl düz, ışık ışık o yollar

Bir düşün, gül dibinde gül koparıp

Hem diken hem gülün özünde su var

Bu ne cümbüş sularla bağa gelen

Lâle sümbül bu suyla renk bağlar

Ufak işlerle oyalanıp durma sen

Oraya yol alış aniden başlar

Aklı geç, o seni zora çıkarır

Aşka başvur, o kolayca yol sağlar

Gece gündüz yanıp da yakıl dosta

Gece gündüz çağır “A sevgili yâr!”

Bin bir yolda rastlamazsan eğer

Sabret bir gün visale izin çıkar

Öyle bir yoldur ki o tuttuğun

Orada nettir görüş, vehim kaçar

Haydi, iman gözüyle sen var oraya

Bu yolda günahtan kaçmak, şeriata uymak var

Saflık ve temizlikle yakınlık ister yâr

Gerçi aşk ehli bazen esriktir

Bu Hatef de bazen şatahât saçar

Ama bir sırda toplanır sonunda her şey

Bunu gizler çoğu zaman ve bazen açıklar

Bunda da bir sır var sen bul bakalım

Onu da bu Hatef sezer, görür ve anlar

“Birdir Allah! Yok ondan özge hû”

“Vahdehû lâ ilâhe illâ hû”

3
2
1

Total
0
Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Posts